Yakın tarih, anlayana inanılmaz dersler veriyor. Hem de Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenine reva gördüğü 9-10 TL’lik değil, paha biçilemez dersler bunlar. Son yıllarda elde edilen demokratik kazanımlara tepeden bakan, Eyyamcı tavırlarla her yapılanı küçümseyen, Atılan imzaları önce bayram olarak görüp göklere çıkaran, sonra da hüsran diye yok saymaya kalkan, Sözde sendikal oluşumlar ve basın kuruluşları var ülkemizde. İdeolojik temellerden beslenen, Milliyetçiliğin sahibi olduğunu sanan, Kara çalmayı görev addeden, Slogan atmayı sendikacılık zanneden oluşumlar. Tarih yazdığı için beşerin unutmasında sorun yok. Toplu sözleşme hakkını getiren referanduma karşı ‘hayırda hayır vardır’ anlayışıyla hareket eden, ‘Yetmez ama evet’ diye yola çıkan milyonlara, yüzde elli sekizlik çoğunluğa hakaret etmekten çekinmeyen oluşumlar. Yetkili oldukları dönemlerde taban aylığa yirmi TL zam alamazken, alınan net 123 TL’yi küçümseyen bir yapı. Bunun karşılığında da yetkili olduğu çok az bir sürede; Yıllardır çözülemeyen sorunları tek tek çözmeyi, çözülemeyenleri sürekli gündemde tutarak kamuoyu oluşturmayı başaran, Ürettikleri ile üyesi ve bütün eğitim çalışanları için yol gösterici olan, Devletin bile yapamadığı bir takım çalışmalarla (Uluslararası Eğitim Felsefesi Kongresi gibi) yöneticilere yol gösteren, Elde edilmesindeki büyük katkısından dolayı toplu sözleşme masasına oturma ve söz söyleme hakkını da elinde bulunduran başka bir yapı. Bir aile, Memur-Sen Memur-Sen 2015 Toplu Sözleşme talepleri için bütün il başkanlarıyla bu hafta sonu bir araya gelecek. Yanlış anlamayın, demokrasi dışı oluşumlara, muhtıralara destek olmak için değil, kamu çalışanları için bir çalıştay yapılacak. Alınan kararlar da çalışanlar adına kamuoyuna duyurulacak, hükümete sunulacak. Sonra da bu taleplerle çalışan ve işveren tarafları pazarlık için toplu sözleşme masasında yerlerini alacaklar. Adı üstünde karşılıklı pazarlıklar yapılacak. Çalışanlar isteyecek, hükümet bütçe dengesini öne sürerek vermemekte direnecek. Burada söz söyleme hakkı ‘yetkili’ sendikada. Diğer sendikalar da tabiri caizse ‘yancı’ gibi masada oturacak. Arada bir de ev sahibi konumundaki hükümetten birer çay içecekler. Sadece bu kadar mı? Hayır. Pazarlık masasında ter döken yetkili sendika temsilcileri vur altını tut üstünü bir takım kazanımlar elde edecek. Bu arada söz söyleme ve pazarlık yetkisine sahip olmayan sendika temsilcileri de bir yandan beleş çay içerken bir yandan da akıllı telefonlarıyla masa altına sokulup elde edilen kazanımları kendileri elde etmiş gibi teşkilatına tweet atacak. Bu kadarla mı kalacak? Hayır. Utanmadan sıkılmadan çarşaf çarşaf broşür ve afiş bastırıp dağıtacaklar sağa sola. Bu kadar mı? Hayır. Milletin inanmadığını ‘yemediğini’ görünce bu sefer kazanımların itibarsızlaştırılması için çabalayacaklar. ‘Zaman’ gösterecek.