Karadeniz’de yaşayan herkesi ilgilendirir fındık.
Hiç denecek kadar az fındığa sahip olan beni de.
Hem arada bir elimin yettiği, dilimin döndüğünce bir şeyler karaladığımdan hem de bu toprağın evladı, uşağı, hizmetkârı olduğumdan ilgilendirir.
Geçen günlerden birinde bir esnaf dostumla oturdum bir çay içimi kadar.
Esnaf olarak yaptığı iş farklı olsa da köyünde bir miktar fındığı var.
Esnaflıktan bahsederken girdilerin, maliyetlerin çok yükseldiğinden dem vuruyor haklı olarak.
Bu da satışlara yansıyor.
Yaprak kıpırdamıyor demiyor ama işler kesat.
Fındık fiyatları geç açıklandı diyor.
Doğru mu, doğru.
Devletin belki fiyat açıklama gibi bir sorumluluğu yok ama geçmişten beri yaşanan teamül üreticiyi hala beklentiye sokuyor.
Fındıkta Dünya lideriyiz. Bunu sürdürmek bizim elimizde.
Fındığın fiyatının zamanında ve üreticiyi memnun edecek şekilde açıklanmasının yanında üretimi ve pazarlanmasında da devletin dahli ve desteği olmalı.
Varsa eğer daha çok olmalı.
Özelleştirmeye belli bir noktaya kadar evet ama stratejik önemi haiz, konu, alan ve ürünlerde özelleştirme belki kısmen olabilir.
Daha ötesine müsade edilmemeli.
Fındıkta da yabancı üretici ve tüccarın piyasayı istediği gibi domine etmesine fırsat verilmemeli.
Bu bir fındık yazısı değil.
Fındık hakkında geçen yıl yazmıştım bir şeyler. O zaman okuma fırsatı bulamayanlar ya da fırsat bulup da oku-ya-mayanlar yazıma şu linkten ulaşabilir: http://www.medyatrabzon.com/findiga-dair-6681yy.htm
O yazıda verdiğim linkte bir yazı daha var zahmet olmazsa ona da bakabilirsiniz.
***
Son günlerde Bursa’daki tarihi saat kulesinde yapılan restorasyon ve son katın pvc ile kaplanması haberini medyadan izledik, dinledik.
Ardından yine Bursa İznik’te tarihi Ayasofya Orhan Camisi’ne takılan cam kapılar gündeme düştü.
Tarih ve kültürel mirasımızla olan ilişkimiz konusunda etrafına biraz dikkatli bakan bir muhabirin bizleri hiç habersiz ve malzemesiz bırakmayacağını rahatlıkla görürüz.
Tarihe saygı konusunda son yollarda ortaya çıkan uyanışın hala uyku mahmurluğu safhasında olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Kadim şehirlerimizdeki hanların, hamamların, camilerin, köprülerin çeşmelerin fark edilmeye ciddi şekilde ihtiyacı var.
Ama uzman bir ekip tarafından fark edilmek istiyorlar, derdi olan bir çift elin kendilerine dokunmasını bekliyorlar.
Yoksa eski hanlara, hamamlara daha çok at, inek bağlayacağız.
Binlerce yıllık tarih avucumuzun içinden kayıp gidince de ağlayacağız.
Nafile.