Belki de ilk defa Dünya’nın ortak bir düşmanı oldu: Korona.
Verdiği sosyal, ekonomik ve psikolojik yıkım farklı olsa da korona ortak düşman.
Yayılma hızı ve ölüm oranına göre diğer hastalıklara göre çok daha korkutucu bir düşman.
Peki, neden pozitifim ben?
Türkiye’de ilk vaka görüldüğü, haberleri ortaya çıktığından beri yapılan uyarılara dikkat ediyorum.
Canla başla, kahramanca mücadele sağlık ordusunun dediklerine kulak veriyorum.
Mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyorum.
Evimde kalıyorum ve hayatımı evime sığdırıyorum.
Çalışmalarımı Ankara, İstanbul, Samsun, Trabzon arasında internet yoluyla, video konferans yöntemiyle sürdürüyorum.
Evimin bir köşesinde kapağının açılmasını bekleyen kitaplarımın sayfalarını çeviriyorum sabırla.
Olması gerektiği kadarını, bana lazım olacak kadarını basından öğreniyorum salgınla ilgili.
Televizyondan, gazetelerden, dergilerden ve tabi internetten.
Bunun daha ötesine gitmiyorum.
Sabah, öğle, akşam günde neredeyse on sekiz saat ‘korona’ haberi, açık oturumu izlemiyorum, eyvahlar arasnda dizlerimi döverek.
Devletin, yetkililerin, Sağlık Bakanlığının ve alkışlanası sağlık çalışanlarının gerekeni yapacağına inanıyorum, bunu görüyorum.
Allah’a da güveniyorum.
Hiçbir hastalığı şifasız vermeyeceğine iman ediyorum.
Elhamdülillah.
Tek bir istisna var: Ölüm.
Onun da nerede, ne zaman, kaç yaşında geleceğini bilmiyorum.
Dua ediyorum.
Ben Müslüman’ım.
Dinim, Kitabım, Peygamberim (SAV) bana bunu emrediyor.
Dua ediyorum, Allah ‘bana dua edin, duanıza icabet edeyim’ diyorsa neden dua etmeyeyim, neden pozitif olmayayım ki?
Temizliğime dikkat ediyorum.
Sadece namazın gereği olarak günde beş kere abdest almam, beden ve ruh temizliğime dikkat etmem, hayatımı bu düstura göre tanzim etmem pozitif olmam için yetmez mi bu illet karşısında.
Tedbir alıyorum.
Hz. Muhammed’in salgın hastalıklar baş gösterdiğinde ‘bulunduğunuz yeri terk etmeyin, hastalık bulunan yere de gitmeyin’ uyarısına dikkat ediyorsam, neden rahat olmayayım.
Rahat olmam bana umursamaz olma hakkını vermeyeceğini biliyorum.
Bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş gibi olacağını biliyorum.
Sadece bana bulaşmaması için değil, başkalarına bulaştırmamak için de dikkatli oluyorum.
Yine de olur da hastalanırsam ne yapacağımı da biliyorum.
Tedavi yollarını arayacağım kendimi sağlık çalışanlarına teslim ederek sabırlı olacağım.
Psikolojik sınırlarımı zorlayarak daha farklı bir hastalığın pençesine düşmemeye dikkat edeceğim.
Sona doğru, halkın haber alması ve bilinçlenmesi noktasında büyük katkısı olan basın organlarımızın özellikle televizyonların korona merkezli yayınlarını biraz daha seyreltmelerini beklerim.
Artık korona neredeyse televizyondan bulaşacak hale geldi.
***
Bu illetin bulaşması sonucu vefat edenlere ve özellikle onların tedavisi için canla başla mücadele ederken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ailelerine sabır ve metanet dilerim.
Her şeye rağmen, her şartta çalışmak zorunda olanlar, size minnettarız.
İyi ki varsınız.
Sayenizde bu kadar ‘pozitif’ olabiliyoruz.