Ankara’da Türkiye’nin başkentinde ve Diyarbakır’da Anadolu’nun göbeğinde yaşanan hain saldırılar sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet ailelerine, sevenlerine, milletimize ve ülkemizi yönetenlere sabır ve baş sağlığı diliyorum. Rahmetli Erbakan ‘Bir gün mesele Suriye olursa mesele Türkiye olur’ demişti. Bu ülke Selçuklu, Osmanlı bakiyesidir. Anadolu’nun gerçek sahibidir. Mazlum halkların koruyucu ve hamisidir. Böyle oldukça, mazlumlara sahip çıkarken hainlerin, zalimlerin planlarını bozup tekerlerine çomak soktukça hedef olmaya devam edecektir. Kan emici yarasa vampir Avrupa sömürüden vazgeçmedikçe, haçlı seferleri zihniyeti devam ettikçe ülkemize yönelik saldırılar da artarak sürecek. Bir damla petrolün bir damla kandan daha değerli olduğu dönemler sona ermemiştir. Avrupa, sahip olduğu zenginliğe elbette çalışarak sahip olmuştur ama bu çalışmanın büyük bölümü sömürü düzenlerini sürdürmeye ve yeni sömürüler bulmaya yöneliktir. Türkiye, ne kadar büyük ne kadar güçlü olursa olsun dünyada yaşanan sömürü, soygun ve haksızlıklara itiraz etmedikçe çok fazla baş ağrısı çekmeyecek; aksi takdirde saldırıların hedefi olmaya devam edecektir. Dünyanın beşten büyük olduğunu haykırmak kimin haddinedir? Akıl almaz bir şekilde yaşanan savaşların kimin elinden çıkan silahlarla yapıldığı bilinmez bir sır mıdır? Birleşmiş Milletler denilen uluslararası oluşumun başını çeken beş daimi üyenin aynı zamanda en çok silah satan ülke olmaları tesadüf müdür? PKK’yla otuz yıldan fazladır verilen mücadelede sadece terörle mücadele etmediğimiz, dost ve müttefik diye bildiğimiz birçok ülke tarafından kendilerine yardım edildiği Sarı Çizmeli Mehmet Ağa tarafından da bilinmektedir. PYD’nin Türkiye tarafından vurulması, ABD’nin bu örgütü terör örgütü olarak kabul etmemesi, Açıkça silah yardımı yapması, Amerika’ya çekilen restin bu patlamayla bir ilgisi var mı? Paralel İhanet Çetesi ‘ben hala içinizdeyim’ demek istiyor olabilir mi? Artık savaşlar silahlardan çok istihbaratlarla yapılıyor. Hakan Fidan MİT müsteşarı olduğunda İsrail kaygılarını dile getirmiş ve ‘birlikte çalışamayız’ mesajını vermişti. İstihbarat zaafı olarak değerlendirilen her terör olayından sonra mit müsteşarının istifasının istenmesi neye dalalettir. Hakan Fidan’la çalışmak istemeyenler teşkilat içinde başka iş ortakları mı bulmuştur? Sadece savunmaya yönelik istihbarat bir ülkenin güvenliği için yeterli midir? Ankara ve Diyarbakır’da yaşanan patlamaların benzerleri Tel Aviv, New York, Moskova ya da Londra’da yaşansa müttefiklerimiz(!) bizi daha mı iyi anlar acaba?