Cumhuriyet doksan iki yaşında.
Öncesindeki bin yıldan fazla süren devlet geleneğimizi saymıyoruz tabi.
Anadolu Selçuklu Devleti ve öncesini çok yakından tanımadığımız ya da kendimize bu fırsatı vermediğimiz için geriye bakarken sadece Osmanlı’yı görebiliyor, ondan örneklerle tarihten bahsediyoruz.
Oysa haçlı seferlerinin başlangıcı çok daha eskilere dayanıyor.
Bu gün kaynayan kazan Ortadoğu’nun zenginlikleri için.
Ne gariptir ki o gün de bu gün de haçlı seferlerinin karşısındaki en büyük engel hep Anadolu olmuştur.
Yani mesele ülkenin adı değil, üzerinde bulunduğu toprak parçasıdır.
Selçuklu ya da Osmanlı fark etmez.
Aslında içimizdeki Osmanlı düşmanlarına bakılırsa tarihimiz doksan iki yıl öncesinden başlar.
Mustafa Kemal idolüdür çoklarının ama onun bir Osmanlı askeri olarak yola çıktığını, hem de padişah tarafından verilen görevle yola çıktığını inkâr ederler.
Binlerce yıllık Türk tarihini, Osmanlıyı, Selçukluyuinkâr ederler.
Akıllı insanların olduğu yerde tekerrür etmezmiş tarih, inşallah insanımızın basireti ülkemiz üzerinde oynanan Bizans Oyunları’nın bozulmasına yol açacak, tarihin tekerrür etmesine engel olacaktır.
Abdülhamid’e içimizden ve dışımızdan yapılanlara bakıldığında her kim olursa olsun, hangi siyaseti savunursa savunsun bugünü daha iyi anlayacağını tahmin ediyorum.
O zaman Kızıl Sultan
Şimdi Diktatör.
Neyin diktatörü bu adam?
İsrail istemiyor,
İngiltere istemiyor,
Almanya istemiyor,
İran istemiyor,
Amerika istemiyor.
Ne gariptir ki bütün bu ülkelere karşı olanlar da Erdoğan’ı istemiyor.
Dünya yıkılsa bir araya gelmesi mümkün olmayan düşünce, yapı, ülke ve insanlar söz konusu Erdoğan olunca bir araya geliyor. Ortak bir paydada buluşuyor.
Türk Dil Kurumu Fransızcadan dilimize geçmiş diktatör kelimesini şöyle tanımlıyor: ‘Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış kimse’.
Bu tanıma bakıldığında 1 Kasım 2015 Pazar günü seçim olmaması lazım. Hatta bu diktatör var oldukça hiç seçim olmaması lazım.
Bu kadar tutarsızlık ancak bizim muhalefette olur.
Bir tanesini siyasi parti olarak sayamayacağımıza göre diğer iki partinin liderini değerlendirelim.
Biri parti başkanı olduğunda doğan çocuklar artık seçmen oldu ama bu parti, lideriyle beraber herhangi bir siyasi başarı elde edemedi.
Bir diğeri partisinin Cumhuriyetle yaşıt olduğunu, Atatürk’ün partisi olduğunu iddia etmesine, neredeyse doksan yaşına gelmesine rağmen demokratik seçimlerden hiçbirinde iktidarı hedefleyemedi.
Hala bir önceki seçimden yarım puan yukarıda olmayı başarı sayan bir anlayış ülke yönetimine nasıl talip olacak?
Bu seçim, ülkenin geleceğe daha umutla bakması, kendi koyduğu hedeflere yürümesi kurucu iradenin ‘ilelebet payidar kalma’ ülküsünün gerçekleşmesi için bir milattır.
Dilerim yıllardır seçim üstüne seçim kaybeden başarısız olan parti ve liderler için de milat olur ve tabanlarının daha fazla nefretine mazhar olmadan siyasetten ek çekerler.
Dilerim bu seçim Bat ve medyası için de bir milat olur ve Türkiye’nin artık manşetlerle, algı operasyonlarıyla, paralel ortaklıklarla yönetilemeyeceğini anlarlar.
Dilerim bu seçim Türkiye için, Bosna, Myanmar, Afganistan, Filistin, Türk ve İslam dünyası için, mazlum halklar için bir milat olur.Hedefi olan, elini taşın altına koymaya niyetli, ülkeyi yönetmeye, dünyanın gıptayla baktığı dev projeleri yürütmeye aday bir parti iktidar olur.
Bizi seven de sevmeyen de bize bakıyor. Tek başına iktidar güçlü Türkiye.
Ben tercihimi bu yönde kullanacağım.
Gerçek manada demokratik bir seçim olması, herkesin kendi iradesiyle kendi oyunu kullanması sonucunda ortaya çıkacak her sonuca razıyım ve boynum kıldan incedir.
*
Son zamanlarda Trabzonspor özelinde Trabzon’a, Anadolu’ya futbol üzerinden yapılan haksızlıkların ayyuka çıktığına tanıklık ediyoruz.
İnsanların emeklerine, hayallerine, hedeflerine ipotek koymaya kimsenin hakkı yok.
Anadolu bu kadar üvey evlat muamelesi görecekse ayrı bir İstanbul ligi kuralım, onlar kendi aralarında -çalsın- oynasınlar.
Avrupa’da yaşadığımız hezimetlere de bahane aramayalım.
Bu işi yönetenler aklını başına almalı, bu konuya siyasi irade karışacaksa tarafsız olmalı bazı grupların gönlünü almak için değil adaletin tesisi için mücadele etmeli.